28 Kasım 2018 Çarşamba

Ankara
14/11/18

Her gün aynı...
Bugün servisten indiklerinde sitenin önünde bekliyordum. Servis ablamız Ayşe Kuzey’i şikayet etti. Her sabah binerken Melis’i tartaklıyor abisi,dedi. O konu uzun zamandır çözemediğimiz bir konu.
Ben Kuzey’i sorgularken bir yandan Melis’deki duygu durumunu anlamaya çalışıyordum. Asansörle çıktık yanımızda bir komşu vardı, sessizdik.
Kuzey evi açtı, Melis bir buruk eve girdi. Çantası hala sırtında elinde beslenmesi... “Anne, İpek bana dedi ki Sude ve Sula konuşurlarken duymuş; Kötü adamlar hepimizin evine gizlice girip herkesi öldüreceklermiii..aaahghjkll!!! Sonrası bir ağlamak bir ağlamak..
sarıldık sıkı sıkı, o ağladı ben sakinleştirmeye çalıştım, hepimizin yüreği burkuldu. Abisi izliyordu aklından neler geçiyorsun kim bilir.. sonra tek tek tane tane güvenliğimiz için ailede, sitede, serviste, okulda, şehirde ve hatta ülkede görevli bir sürü yetişkin hatta mesleği güvenlik olan bir sürü insan olduğunu; hatta siz uyuduktan sonra tüm sokakları dolaştıklarını, en küçük kural ihlalinde cezaların verildiğini; Sitemizde ki güvenliklerin görevlerini...her birini tek tek anlattım. Annen, baban ve abin var... Arkadaşların(!) gerçek olmayan bir hikayeyi gerçekmiş gibi anlatmışlar.  Muhtemelen buna benzer bir film seyretmişler ve filmi gerçek olarak anlatarak eğlenmişler diyerek sakinleştirmeye çalıştım. Daha uzatmak istemedim zaten yeterince uzatmış mıydım bilemeyerek.. Ben bunları anlatırken asıl ankasiyetik olan Kuzey şımarık hareketler sergilemeye başladı. Eliyle silah tutar ve etrafı tarar gibi yaptı. Görevlinin bir sinaypır olduğundan bahsetti. Sonra yaklaştı ve Melis’e kendince sevgi gösterisi bir vuruş attı. Onun çantasını da odasına götürdü. Sorunca da ben olaya üzülmedim Melis üzüldüğü için onu sevdim sarılmak istedim ama sarılmayacağım dedi.
Herkes odasında ödevlerini yapmaya başladı...
Şu an o andayız. Çocuklarımın kaygıları içerisinde kendi başka kaygılarımı doğuruyorum şu an...

Bu fotoğraf son haftasonunda Atakule avm gezimizden😌

Günler geçerken..

Geçen akşam kızımı uyuturken onu ne kadar sevdiğimi anlatmaya yeltendiğimde “ tamam tamam hadi sus da uyuyalım “ demesiyle cümleler kursağıma yığılıverdi 😒

Benim kadar melankolik olmadığı kesin ama o kadar hassas ki... onun içinde kırılanları anlamamak benim için mümkün değil. Üzerinde bir mercekle geziniyor ruhum.

Bu sabah Melis ilk kez yataktan kalkmak istemediğini “ nolur biraz daha anne “ diyerek bildiğimiz şekilde ifade etti... daha önce de kalkmak istemediği oldu ama bu ben büyüdüm sinyali beni çok etkiledi...


Bu fotoğraf da öğretmenler günü etkinliğinden. Necdet bey (Kaçın) ilk öğretmeni. 

10 Ağustos 2017 Perşembe

mevlüt abi

lisenin son senesi babam dedi ki eryamana taşınacağız..
ama daha öncesi görmüştüm onu mevlüt abi ile evler yapılırken beraber gelmiştik eryaman dutluktu..

çamurdu topraktı

o da ev almıştı

biz de

kutu gibi evler, memur adama çok bile(!)

sonra 

kiraya verdik, sincan hikayesi araya girdi ve eryamana geliş zamanı geldi. komşumuzdu ara ara görürdüm. babamla aynı servise binerlerdi, dışarda görüşürlerdi, sonra ailesi de bize gelmeye başladı , biz onlara...kızı ayşegül küçücüktü, busra daha da küçük... gönül yoktu

çerkezköye geldim 2 sene gittim geldim. bazen o bıraktı babamla bizi bazen birlikte karşıladılar beni ve valizlerimi

sonra lojmana gittik biz, çok tatlı insanlar tanıdırk yenimahalle lojmanında.. hülya abla trabzonlu
çok neşeli küçük bir oğlu bir de kıvırcık küçük kızı vardı

ya biz onda ya o bizde ya da hepbirlikte aşağıdaydık

zaman geçti ben gene üniversite yollarında ara rara gördüm onları. Mustafa abiyi de ara ara görürdüm. konuşmazdı pek zaten o da

leyla daha iyi tanır hepsini
mustafa burak ilkokul çağındaydı pek hatrlamaz o günleri, tanır görüşür hala Selim ile

biz yenikente taşındık geçen sene biz dediysem annem babam ve mustafa :)
bizimkiler

melüt abi evimizden biriydi artık türkan abla da 
bir ara kızlardan birini kuzenimle tanıştırmak istedik kısmet olmadı
küçük büşra büyüdü liseye başladı gönül ortaokul
ayşegül de evlenmişti bile

Annem geçen gün aradı "korniş üstüne korniş olur mu lan mevlüt bu adam naptı böyle" dedim. koşarak geldi "öyle olur mu hemen düzeltim ben" dedi geldiler oturdular, babana dedi ki "sen gittin beni sabah namazına götüren kalmadı olmadı bu iş..."gençti daha emekliliğe çok vardı

kimbilir ne sıkıntıları da vardı

dün akşam ben 18:45 gibi serviste radyo dinliyordum, genelkurmayda patlama haberini aldığımda. babamı aradım leylayı aradım haberleri yoktu iyilerdi..babam aradı sonra mevlüt abine ulaşamıyolarmış dedi

eve geldim haberleri açtım yayın yasağı vardı. annemi aradım babamı aradım mevlüt abime hala ulaşan yoktu. listeler yayınlandı bi zaman sonra 184 bilgi veriyor dendi.. aradım sordum hiçbir yerde adı yoktu. 

sonra mustafa abi de eve gelmemeiş duyduk ki... ona da ulaşamışlar

sabah olmadı 

sonra sabah oldu ben telefona bakmak istemedim işe gitmek istemedim ama yola çıktım.. babamı aradım hala bilmiyorum dedi..işe geldim çalıştım babamın aradığını gördüm açmak istemedim o telefonu ama açtık.

babamın titrek sesini duymam yetti.. konuşamadı zaten "mevlüt gitmiş kızım" dedi...
ben daha ahzır değildim bu mesaja 1 dk olmuştu
yandım, içimiz yandı...Turkan abla, Ayşegül, gönül, büşra.......

Sonra Mustafa Küçük komşu abimizin de şehit olduğunu öğrendim
Hülya Abla Selim ve kızkardeşi ....Allah sabırlar versin.

bir zaman sonra

baktım ki face book profili de var Mevlit abimin ama ben ekli değlim. şimdi eklesem keşke kabul etse dedim..çok üzgünüm parçaladılar bir çok ailenin yüreğini parçaladılar hain kalleşler cehennemin en dibinden çıkamasınlar 

duvarlara vurduğum yumruklarım acıyor ben ya da başkası artık kim teselli verebilir kalanlara

ALLAH ŞEHİTLİĞİNİZİ KABUL ETSİN

söz bitti







balkızıma

ne hoş duygular var sende içii ısıtan bir sığınak,  varlığınla güvendeyim ,öyle hissediyorum! Ama sana da bunu hissetttirmek için nelerimi vermezdim. Çok güçlüsün kızım, öyle ki annenin sana sığınmasını taşıyacak kadar kararlı ve asil!

SAna sorsam anlıyorum benim gibi olmakla ilgili anahtar kelimeler kullanırsın;oysa o kadar farklısın ki.Benim acizliğimi gün gibi ortaya çıkaran bir dayanma gücün ve geniş bir ruhun var.Hiç beklemediğim anda derinlerde hiç ummadığım kadar samimi...Ben öyle değilim kızım.

Keşke saa benzeyen ben olsaydım. Kalbimin sonsuz güneşi!!! mis kokunu içime çektiğimde kıyamadığım,kimse ile paylaşamadığım...göz yaşım bir tek senden korkuyor. Hayal kırıklığın olmak en son istediğim şey.

4 yaşındasın37 yaşındaki bu kadını darmadağınık edecek bir ferahlık, bilinç, farkındalık ve zeka...
4yaşındaki anneni merka ediyorm, acaba yıllar seni ne kadar hırpalar düşünmek istemeyeceğim kasvetli şeyler bunlar.Hayatı senden ne kadar yumuşatabilir isem o kadar gücü diliyorum Rabbimden

Baldamlası Melisim BALDAMLAM  12/07/17 17:18

5 Aralık 2016 Pazartesi

gurbet

 uzun zaman aralıkları ile yazmaya başladığım bu ekrana artık tesadüfen düşüyorum
Çocuklar büyüyor , onların heyecanları gelişmeleri, tatlılıkları afacanlıkları süprizler de o kadar çoğalıyor, yazmak gereken çok şey var.

kayıplar var

mustafa babamdan sonra
Cengiz abi 01/04/2014
sonra Ayşe yengem 08/12/2014
sonra hatun yenge(ibrahim abinin hanımı)
En son geçen hafta Kani Dayı 27.11.16 sabahı

Allah mekanlarını  cennet etsin kalanlara sabır versin

Ölüm, daha çok düşünülür oldu tabi. Ölüm kelimesi Kuzey'in aklından daha çok geçer oldu. oyunlarda ben öldüm dediğinde bile onu susturmak için başını bağrıma yaslayasım geliyor. o düşünüyor ve ardından souyor da artık. Ölünce ne oluyor?

Toprağa mı gömülüyor? orda ne var...

evet toprağa gömülüyor ama oradan da Allah ona başka bir dünyanın kapısını açıyor merak etme dedim. daha da sormak istedi ben konuyu değiştirdim. Gafil avlanmıştım. Şimdi sorsa yine ne diyeceğimi bilmiyorum. Dedesinin mezarına dedenin bahçesi dedik hep.. .

evdeki küçük adam Kuzey
Baba yokken ona demiş ki ben gidiyorum bu evdeki tek erkek sensin her şey sana emanet oğlum. Baba gelene kadar bunu sürekli hatırlattı ne anlama geldiğini bilmeden.. Muratı da anlıyorum. Bunu çocuğun zihnine yerleştirip olur da bir gün gelmezsem diye yapıyor;Kaybetme korkusunu yitip gitme endişesinin arkasına saklayarak...

Evdeki inatçı cimcime Melis.
Dün oyun parkında bir çocuğa angry birds bakısı atarken yakaladım üstelik onu.
Çoğu zaman sevgi pınarı sarmaş dolaş yapış yapış bir hayatım var onunla ama kavga ettik mi inadı elinden asla bırakmıyor.Bir anda sadece problemin kendisi olabiliyor. Hiç bir şey yokken hoşlanmadığı bir kelime bile onu gerçek hayattan mızmız dünyaya kolayca itebiliyor.

En çok babaya mı yapıyor, sanırım evet, baba oğul ilşkisinin arasına sızamadığını anladığında hisleri onu diğer moda geçiriyor. Babası ise kızdığında kuzeye kızdığı gibi kızıyor olduğunda işler karışıyor. Ben de sık sık uyarıyorum muratı. o bir kız onun yüreği sizin yüreğiniz gibi değil. o hiçbir sebep yokken sevgi ister. kızılacak her anda daha çok toerasn bekler ve olmazsa bunalıma kolayca girer. O bir kız... lütfen (bende farketmediğin şeyi) bunu ona sesini yükseltirken , kırgın bir kelime sarfederken aklına getir.

biliyorum. çünkü bende öyle bir çocukluk yaşadım. Annem ve babam ın kırgınlığa dayalı ilişkilerinin arasında, annemin gözünün yaşının ardında bu farkındasızlık vardı. Bana ve kardeşime yansıyan da buydu.ikisinin yalnızlıkları bizim deformasyonumuzdu,kızkardeşimle benim dipteki ergenliğimiz. Sonra birimiz çarşambaya birmiz perşembeye... Bir biz değiliz elbet bu şekilde büyüyen, farklı şeyler de olmuştur hatırlamadığımız. Tutunduğun başka hiçkimsenin olmayışıdır, yalnızlıktır. Köyde olsak dokunmazdı belki kimbilir.Ankara'nın göbeğinde ulaşılmak istenene olan uzaklığımız mutsuzluğumuz oldu belki de. Bunu bir de babam yazsa kimbili neler anlatırdı, ya da annem, ya da kardeşim. Hepsinden ayrı bir hikaye çıkar..bilmediğim, farkında olmadığım..şu an tahmin edemediğim.

ve sonuçta  beraber yaşanılmamış farkındalıklı yıllarda, özlenen, imrenilen aile sıcaklıklarımız en büyük gurbetimizdir.

Çocuklarım için herşeyin en güzelini diliyorum elbet, gerekirse kuracakları ailede dış kapı bile olmamaya razıyım. Ama benim içimdeki bu hasreti yaşamasınlar isterim. Her uzandıklarında orda olmak , elimden geleni ardıma koymamak ve asla  "bana güvenme " dememek isterim. karşımdaki gelinim bile olsa.

kayıplarla büyüyoruz, oysa onlarla ilgili ne çok şey içimizde kala kala. zaman geçmişken saçlar ağarmışken onları boyarken aslında örttüğümüz eksik yanlarımız mı?

Bugün sabah kızım hasta ,daha öğlen olmadan kreşten aradılar titriyor 38,5 ateş var diye. Vijdan abla koşa koşa gitti aldı, ilacını verdi.

o Vijdan anne.. boşluğumuzu dolduran bir başka kısmet, başka bir boyut bizim nimetimiz. Çok şükür Rabbime.

Gurbette zor herşey, kime kolay olmuş ki...
bir yakınına son kez veda etmek zor, annenin babanın sesindeki "iim " lafına inanmak zor.
Çocuklarını bırakıp her gün  40 km uzakta akşam etmek zor
Hasta olduğunda bir çorba yapar mısın diyecek ailen olmaması zor..
İşsizlik öyle , işsiz olana çok zor,

Ananeyi babanneyi, dedeyi dayıyı teyzeyi halayı çocuklara unutturmamak da bir nevi bir çaba

Allah her şeyin hayırlısını versin.

Rabbim Halep te katlim yapanlara fırsat vermesin.








4 Eylül 2015 Cuma

çişimiz tuvalete kakamız tuvalete

ve günlerden 04 Eylül 2015 gece yarısını 3 -4 saat geçmişken(en son 3 de bakmıştım saate) içerden gelen tiz bir ağlama sesi ile uyandım. önce nerde olduğum ve kim olduğum sorgulamalarını atlatıp beynimle koordinasyon sağladıktan sonra ağlayanın melis ağlama stilinin de çiiiişşşş diye uzadığını farkettim. zıplayarak yanına vardığımda kıvrılmış uyuyor gibiydi. hadi kızım dedim elimi uzattim bana baktı ve kalktı tabi tüm mızmızlığıyla

tuvalete gidelim dedim itiraz etti. yayagara kopardı. o sırada suratında hala beyniyle koordinasyon kurmaya çalışan bir bakış atan  kuzey belirdi-koordinasyon sağlanınca kayboldu. doğru  salonda mac izleyerek uyuyan babanın yanına kıvrılmacaya-

sonra iç çekerek başarısızlıklarımı kanıksamız bir edayla melisi alıp artık bize kalan yatağıma yatırdım. ofladı pufladı döndü uyukladı ama eli bir ara kukuda mıykladı. hadi tuvalete gidelim dedim tersledi. ikinci mıyklama da gene terslendim.artık yüzüme tükürseler eyvallah diyecek kadar genişledim yani çocuklar benim mizacımı değiştirdi resmen ardından "ben su içmek istiyoyuuummm (es) annejiiim "dedi Bu es in anlamı malum yüreğe dokunmak.

3. mıyk da hadi kalk kızım tuvalete gidelim dedim amanın tamam dedi ve kalkmaya başladı ve evet yataktan indiğinde ben hala yatakta oturuyordum :S
hemen arkasından seyirttim :D

ışığı yaktığım gibi çığlığı basıp çişten vazgeçti, beynimdeki ampullerimin yanmsı ile tuvaletin ışığını kapamam bir oldu. ben 3 gecedir bu lamba yüzünden mi başarısızdım? evet çok salaksın!
karanlıkta lazımlığı buldurmak daha kolay geldi ve buldurup oturttum kızımı bir güzel rahatladı ve uyumak için yatağına gitmek istediğini söyledi. ve yatagğına geçip mışıl mışıl uyudu sabah ben işe giderken hala uyuyordu ve hala kuru :querroooo!!!!

Kuzeyim adamımm benim. o ise bu sabah bana annejim diye sarılarak şefkat gösterdi babasını uğurladı ve kıyafetlerini kaldırdı salondaki örtü ve yastığını yatak odasına getirdi. bunları ben yataktan kalkamazken kimse ona bişi dmediği halde yaptı 5 yaşına 5ay kalan bir çocuk için oldukça yoruluyor bu beyin bence

üzülüyorum ama seviniyorum da ben de napcamı kestiremeiyorum...

18 Ağustos 2015 Salı

Melis, tatlı börülce (ne demekse) yani.. o kadar tatlı ki anlatamıyorum karameller karameli.. babakuzusu oldu o da..